Island: Sezon 1 Konusu | Oyuncuları | Yorumu
Dizinin Adı: Island: Season 1 | 아일랜드1 Yönetmen: Bae Jong Senaryo: Jang Yoon Mi Bölüm Sayısı: 6 Yapım Yılı : 2022 Dizi Türü: Aksiyon, Gerilim, Korku, Fantastik _____Oyuncu Kadrosu:______________ _____Konusu:______________________ Won Mi Ho varisi olduğu Daehan Grubunun yönetimi için çalışmaktadır ancak halası mirası ona kaptırmak istemez. Başına çorap örülen Mi Ho babası tarafından cezalandırılır. Genç kadın hayatının iplerini başkasına bırakmamak için Jeju adasına giderek burada gönüllü öğretmenlik yapmaya başlar. Adaya adım attığı anda peşine düşen korkunç yaratık ile hayatı bambaşka bir serüvenin içine çekilir. Tamra adası gizemli ve iblislerin hapsedildiği bir adadır. İblislerin sürekli insan ölümüne neden olması yüzünden dini liderler ölümden kurtarılan küçük çocukları iblis kanıyla dönüştürür ve iblis avcısı yetiştirirler. Jeju adasının içinde yer alan bu Tamra bölgesi taş heykellerin içine hapsedilen iblislerin birer birer canlanması yüzünden kötü günler yaşamaktadır. Bir i
Hareket ekseninde canlı tanımı yapan eski usul tanımlarımız sağolsun canli öldürmeyeceğim diye hayvan tüketmemek mantıklıydı da artık bitkilerin de canlı olduğunu, hisleri olduğunu korkup sevindiklerini vs biliyoruz. Hal böyle olunca bir vejeteryanın bitki tuketmesi de zor olmali aslinda. Dizide ki kadinin bitkilerle empati kurmasi cok normal. Bu konuya parmak basmasi acisindan merakimi celbetti dizi
YanıtlaSilAslında kitap varoluşu üzerinden insanlığı sorgulanan, bir şeyler yapması (anne olmak, yemek yapmak, eş olmak gibi) için koşulsuz yönlendirilmiş kadınların hayata karşı duruşunu, savruluşunu sorguluyor. Vejetaryenlik ise et yeme kültüründen kadının yapabildiği tek başkaldırı silahı gibi...
SilVaroluş sancılarında içindeki bir kadının hayattan kopuş ve yokoluş hikayesi de denilebilir aslında
Yanlìslìkla dizi yazmìsim yorumumun sonunda, diger postunuzda kalmis aklim o ara demek :) kitabi okumak lazim mutlaka. ben kadin ve mekan bagini cok guclu bulurum. Yine hareket bağlamında Bitkiler de sadece yukari dogru buyumek suretiyle hareket eder ama yerini kokunu degistiremez. Mekana kok saldikca bitkiler gibi kadin da çoģaldìkca o mekana daha da baglanir kok salar. Doga, bitki ve kadin baglami ilk feministlerin de temel noktasiydi. Yapay olarak insaa ettigimiz toplum ve biz arasindaki bir cok uyusmazlik yabancilasmaya ve kendimiz olmamaya bizi itiyor. Ozellikle toplum içinde kadina yuklenen rollerin çokluğu ve sosyal baski vs gibi etkenler kadinlarin durumunu daha da hassas hale sokuyor. Tesekkurler tavsiye icin
SilUstteki yorumda adimi yazmayi unutmusum
Sil@Deniz bakış açıcı olarak doğru teması yakalamışsın gerçekten. Kadının evrensel anlamda varlığı sorgulanırken doğadan koparılamadan ve sürekliliği olan bir canlı olarak vurgulanması çok hoşuma gidiyor. Kitap, dizi kısmı normal artık kafamızda aynı anda onlara düşünce varken bazen parmaklar aklımızdakinden hızlı çalışıyor. Yorumun için teşekkür ederim.
SilVejeteryanlık kötüdür diye anladım :D Tamam şaka şaka, mesajı idare eder çünkü her yerde gördüğümüzden bıkmaya yüz tuttuğum bir konu. Ancak bu fikri işleme biçimi oldukça ilginç. Karşıma çıkarsa okurum. Teşekkürler :)
YanıtlaSilGördüğümüzde bıksak da maalesef dünyanın her yerinde bununla sınanmaya devam ediyoruz. İnsanlığın duruşu değişmediği sürece bu konuyla muhatap olmaya devam edeceğiz. Yorumun için teşekkürler
Sil"Kadının üstün olduğu ama mutlu olamadığı günlere geldim, bunu bana öğretmediniz." diyor Sezai Karakoç. Olmuyor be, insan hep aynı insan </3
SilKadının üstün olduğu günlere nerede denk geldi acaba Sezai Karakoç ben göremeden öleceğim gibi :D
SilBiraz da bünye meselesi ben et ve balık tüketmeden duramam kuvvetten düşer hasta olurum. Vejeteryan iskeleti incelendiğinde kafatası şakak kısımlarının yeşile döndüğünü izlemiştim bir belgeselde biyolojik yapımızin ihtiyacını inkar edemeyiz. Vejeteryanlik her zaman şaskinlikla karşıladığım bir durum nasıl dayanabiliyorlar bilemiyorum psikolojik takıntı olabilir mi acaba?
YanıtlaSilİnsan varoluşunda acı paylaşımına ve hücresel aktarıma inanan insanlar çoğu. Öldürülen hayvanla bedene proteinle birlikte acı ve vahşetinde yüklendiğine ve insandaki hastalıklara bu duyguların yol açtıklarına inanıyorlar. Seven sevdiğini yesin kafasındayım ben kim neyi neden yiyor sorgusunu bıraktım bir süredir:3
Silçok ilginçti bu roman yaaa :) okumadıysan kasiyer i de kaçırma :)
YanıtlaSilGöz atacağım mutlaka bu hafta raflarda bulamadım kitabı
Sil